Vecihi Hürkuş kimdir? Vecihi Hürkuş’un hayatı hakkında bilgi.

Vecihi Hürkuş kimdir nereli hakkında bilgiler
Vecihi Hürkuş
 

Türk havacılık tarihinin en önemli isimlerinden biri olan Tük pilot Vecihi Hürkuş kimdir?


Vecihi Hürkuş 6 Ocak 1896 yılında İstanbul Arnavutköy’de dünyaya gelmiştir.


Vecihi Hürkuş, Gümrük müfettişi olan babası Faham bey ve annesi Zeliha Niyir Hanımın ikinci çocuğudur, Kendinden küçük bir kardeşi ve kendisinden büyük bir kardeşi daha vardır. Çok küçük yaşta babasını kaybetmiş, annesi ve diğer kardeşleri ile yaşamaya devam etmiştir. Hürkuş, okul çağına geldiğinde ilköğrenimine Bebek’te başlamış, sonrasında ise sırasıyla Üsküdar’da Füyuzati Osmaniye Rüştiye’sinde ve Üsküdar Paşakapısı İdadi’sinde eğitimini almıştır. Sanata olan merakı ve isteği üzerine de, Tophane Sanat Okulu’na geçip, burada öğrenimini tamamlamıştır.

O zamanlarda genç yaşta olan Hürkuş gönüllü olarak Balkan Savaşı’na katılmış, savaş sonrasında ise İstanbul Kumandanlığı tarafından Beykoz’da esir kumandanı yapılmıştır. Hürkuş, yaşının küçük olmasından dolayı makinist kurumuna verilmiştir. Makinist mektebini bitirdikten sonra Tayyare Makinist Mektebi’nden tayyareci olarak mezun olmuştur.

Görevine başladığı dönemde 1. Dünya Savaşı’nın çıkması üzerine Bağdat Cephesine gönderilerek burada uçak makinisti olarak görev yapmıştır.1917 yılında ise Ruslarla savaşmak üzere Kafkas Cephesinde 7. Tayyare Bölüğü’ne atanmıştır. Bu cephede girdiği hava muhaberesinde Rus uçağını düşürerek ‘‘Düşman Uçağını Düşüren İlk Türk Pilotu’’ unvanını almıştır. Ancak burada bir saldırıda yaralanarak Ruslara esir düşerek Hazar Denizi’ndeki Nargin Adası’nda tutulmuştur. Ancak bu esaretten Azeri Türklerinin yardımı ile adadan yüzerek kaçmış ve İran’dan karaya çıkıp,2.5 ay kara yolunu takip ederek uzun uğraş sonrası yurda dönmüş ve 1918 yılında tekrar görevine başlamıştır.

Vecihi Hürkuş 1918 yılında av uçağı projesini planlayarak uçmaya hazır hale getirdi ancak o dönemde Mondros Ateşkes Anlaşmasına denk geldiği için planını gerçekleştirememiş ve Kurtuluş savaşına katılmak mecburiyetinde kalarak savaş boyunca sivil pilot olarak görev yapmıştır. Hürkuş, Kurtuluş Savaşında başarılı keşif uçuşları yapmış ve bir Yunan uçağını düşürüp, İzmir Hava alanına iniş yaparak burayı işgalden kurtarmıştır. Bu başarıları üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kendisine üç ayrı tasdikname ve Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası verilmiştir.

Vecihi Hürkuş 1923 yılında, Yunan uçağından kalan parçaları kullanarak VECİHİ K-VI uçağını yaparak uçuşunu gerçekleştirmiştir. Uçak 1925 yılında tamamlanmıştır, ancak izinsiz uçuş yaptığı için ceza almıştır. Bu cezanın üzerine Hürkuş, Harbiye’den istifa ederek Ankara'ya gitmiş ve yeni kurulmakta olan Türkiye Tayyare Cemiyeti’ne katılmıştır.

Hürkuş, 1930 yılında da, aynı zamanda ilk sivil uçak özelliğini taşıyan ikinci uçağı VECİHİK-XIV’ ü yapmıştır. Bu uçağıyla ilk olarak Yeşilköy’e, sonrasında da Ankara’ya uçmuştur. Uçabilirlik Sertifikası almak için İktisat Bakanlığına başvuruda bulunmuş, ancak 14 Ekim 1930’da “Tayyarenin teknik vasıflarını tespit edecek kimse bulunmadığından gereken vesika verilmemiştir” cevabını alması üzerine, istenen belgenin alınması amacıyla, uçak sökülerek Çekoslovakya’ya gönderilmiştir. Uçak, Çekoslovakya’da birleştirilip tamamlanarak 23 Nisan 1931 yılında gerekli izinleri almış, Türkiye’ye geri dönmüştür. Türkiye’ye dönen Hürkuş, Türk Tayyare Cemiyeti yararına iki ayrı tur düzenleyerek ülkenin pek çok yerini gezmiştir.

Vecihi Hürkuş, pilotluğu geliştirmek adına ilk Türk Sivil Havacılık okulu olan, Vecihi Sivil Tayyare mektebini kurarak, iki kız, 10 erkek olmak üzere toplam on iki öğrenci ile 27 Eylül 1932 yılında eğitim ve öğretime başlamıştır. Türkiye’nin ilk kadın pilotu olan Bedriye Gökmen de bu okuldan mezun olmuştur.

Vecihi Hürkuş 1954 yılında da, İlk Türk Sivil Havayolu Şirketi olan Hürkuş Havayollarını kurmuştur, ancak yaşanan bazı kazalar, kaçırılmalar, sabotajlar gibi olumsuz olaylar sonucunda havayoluna ait uçaklar uçuşlardan men edilmiştir.

Hayatı boyunca havacılık ile uğraşan Vecihi Hürkuş, Ankara’da anılarını yazdığı dönemde beyin kanaması geçirerek komaya girmiştir ve 16 Temmuz 1969 yılının sabahında, Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesinde hayata gözlerini kapamıştır.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski