Göbeklitepe nerede, hangi şehirde? önemi nedir?

Göbeklitepe nerede hangi şehirde ilimizdedir? göbeklitepe'nin önemi nedir? ne var? göbeklitepe hakkında bilgi.
Göbeklitepe

Göbeklitepe nerede hangi şehirde ilimizdedir? göbeklitepe'nin önemi nedir? ne var? göbeklitepe hakkında bilgi.


Dünyanın en eski tapınakÿmerkezi olarak nitelendirilen Şanlıurfa’daki Göbeklitepe,
Bahreynde düzenlenen 42’nci Dünya Mirası Komita Toplantısı’nda UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne kabul edildi.

GÖBEKLİTEPE HAKKINDA BİLGİ

Göbeklitepe Şanlıurfa kent merkezine 18 kilometre uzaklıkta bulunan Örencik Mahallesi yakınlarındaki, Neolitik Çağa ait ve dünyanın bilinen en eski tapınak merkezi olarak kabul gören Göbeklitepe Birleşmiş Milletler (BM) Bilim, Eğitim ve Kültür Teşkilatının (UNESCO), ’Dünya Mirası Geçici Listesinden,asil listeye geçti.

İnsanlık tarihi adına şimdiye kadar bildiğimiz tüm bilgileri tekrar gözden geçirmemize sebep olan Dünya’nın İlk Tapınağı Göbeklitepe günümüzden tam 12.000 yıl önce inşa edilmiştir.

Arkeolojik olarak Çanak Çömlek Öncesi Neolitik A Dönemine (M.Ö 9.600 – 7.300) ait olan Göbeklitepe’de, bir tepe üzerine inşa edilmiş çok sayıda yuvarlak biçimli yapı bulundu. 1995 yılında arkeolog Prof. Klaus Schmidt tarafından Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün desteğiyle başlayan kazılar sonucu elde edilen verilere göre bu yapılar yerleşim amaçlı kullanılmamışlar. Göbeklitepe’de bulunan henüz sadece altı tanesi gün ışığına çıkarılmış, toplam 20 adet olduğu belirlenen bu üzeri açık yapıların dini amaçlı yapılmış olduğu biliniyor, yani bu yapılar dünyanın ilk tapınakları. Taş devrinden kalma bu tapınakların yapılış biçiminde ortak bir özellik göze çarpıyor, T biçiminde sütunlar ile çevrilmiş bu tapınakların merkezinde iki T biçiminde sütun karşılıklı olarak yer alıyorlar.

Arkeologlar boyları 3 ila 6 metre arasında değişen bu T biçimindeki sütunların stilize edilmiş insan tasvirleri olduğunu düşünüyorlar. Bunun sebebi T biçimindeki sütunlarda görülen kol ve el tasvirleri. Ayrıca bu sütunlar üzerine işlenmiş hayvan tasvirleri ve soyut semboller var.

Boğa, yaban domuzu, tilki, yılan, turna ve yaban ördekleri en sık görülen hayvan tasvirleri. Taşlar üzerine kazılan bu hayvan tasvirlerinin yanında üç boyutlu kabartma şeklinde yapılan başka betimlemeler de bulundu. Bunlardan en önemlisi T biçimindeki sütunun yan tarafından aşağı doğru iner biçimde tasvir edilen aslan kabartması.

Göbekitepe’nin günümüze bu denli mükemmel olarak korunmuş şekilde kalması da arkeologları şaşırtan bir diğer konu. Yapılış yılından yaklaşık bin yıl sonra onlarca ton toprak ve çakmaktaşları ile tamamıyla gömüldüğü bilinen Göbeklitepe’nin niye gömüldüğü de cevabı bilinmeyen sorular listesinde yer alıyor.

Stilize edilmiş insanları tasvir eden T biçimindeki sütunların ağırlıkları 40 ila 60 ton arasında değişiyor. İlkel el aletlerinden başka bir aletin olmadığı bu dönemde sütunların nasıl taşındığı ve dikildiği arkeologlar tarafından henüz çözülemedi. İnsanlığın avcı toplayıcı döneminde yerleşim ve tarım kavramlarından çok uzak olduğu 12.000 yıl öncesinde bu yapıların nasıl tasarlandığı sorusu da henüz cevaplanmadı. Belki tüm bu sorular cevap bulduğunda insanlık tarihi yeniden yazılacak.

Dikkat çeken bulgular

Göbeklitepe’deki tapınakları tasarlayanlar ve inşa edenlerin kim oldukları hala kesin olarak bilinmiyor. Bazı arkeologlar avcı toplayıcı olan bu topluluğun şamanik bir düzende organize olduklarını tahmin ediyorlar, yani tüm bu düzenin ardında şaman bir din lideri var. Ancak diğer bir görüş şaman liderlerin daha çok Antik Mısır’dan bildiğimiz özel bir rahip sınıfına dönüşmüş olduğu yönünde. Bu görüş bugüne kadar bilinen bilimsel verilerden çok daha önce toplumsallaşmanın gerçekleştiğini, insanların hiyerarşik düzende belirli sınıflara göre organize olduklarını ortaya koyuyor.

Boyları 3 ila 6 metre arasında değişen T biçimindeki sütunların taşınıp dikilme işlemlerinin de bu organizasyon sonucu gerçekleştiği tahmin ediliyor. Yani her işlem için belirli bir grubun çalıştığı ve idareci rahiplerin tüm topluluğu ve aynı zamanda törenleri yönettiği bir sistem olasılığı öngörülüyor.

Kazı başkanının hipotezi ise Göbeklitepe’nin ölü gömme yeri olduğu yönünde. Her ne kadar şimdiye kadar ölülere ait kemikler bulunmasa da zeminin altında ya da henüz kazılmamış duvarların arasında kalıntılar olma ihtimalinden söz ediliyor. Bu görüş Göbeklitepe’de yapılan tüm ayinlerin ölü gömme töreni olduğunu ve bu törenler sebebiyle büyük bir grubun bir araya geldiğini savunuyor.

Göbeklitepe ile ilgili soruların cevapları henüz tam olarak verilemiyor, her geçen yıl yapılacak yeni kazılar ve bu kazılarda bulunacak yeni malzemeler ile insanlık tarihi biraz daha aydınlanacak. Belki de bu yeni bulgular kendimiz hakkındaki düşünme biçimimizi tamamıyla değiştirecek.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski